Gölyazı, Uluabat Gölü üzerinde yüzermiş gibi duran minik bir adacık!

Aslına bakarsanız incecik bir köprü ile ana karaya bağlı bir yarımada ama özerklik hissiyatından hiçbir şey kaybetmemiş.

Gölyazı bir zamanlar Apollon Krallığı‘nın başkentiymiş. Daha sonra Bizansı, Osmanlısı, herkes bir iz bırakmış. Mübadeleye kadar sakin sessiz bir Rum balıkçı köyüymüş. O zamanlar Uluabat’ın adı Apollont, Gölyazı’nınki de Apolyont

Katman katman tarih biriken yerler, bir de güzel coğrafyalarda kurulmuşsa tadından yenmez olduğunu bildiğimizden motorumuza atlayıp, Bursa Gölyazı Köyü’ne geldik. Çevresini yürümesi topu topu 15 dakika süren bu adadan 5-6 saatte ayrılamadık. Ufak göründüğüne bakmayın, tam bir şam şeytanı; eski sahipleri Rumlardan kalan taş kilisesi, tekne turu, komşu adalarındaki tarihi eser kalıntıları, sokak direklerine yuva ören leylekleri, minnoş evleri derken çaktırmadan oyalıyor insanı.

golyazi
Gölyazı, Bursa‘nın görülmeye değer yerlerinden. Hani bir Göreme gibi sırf burayı görmeye uzaklardan kalkıp gelin demeyiz ama Bursa yakınlarındaysanız planlarınıza dahil edin deriz. Keyifli, günübirlik gezilip görülebilecek, fotoğraf makinalarını mutlu edecek bir kaçamak.

Gölyazı’da hem kadınlar, hem de erkekler balıkçılıkla uğraşıyor. Sokaklarında gezerken ağ ören teyze ve amcalar göreceksiniz. Kadınların da aktif bir şekilde ekonomik hayata dahil olduğu küçük yerleşimler ne güzel! Hep var olsunlar. Özellikle Uluabat Gölü’nden çıkan turna ve yayın balığı üzerinden dönen balıkçılık, bu bölgenin en önemli geçim kaynaklarından. Gölün organik madde bakımından zengin olması sebebiyle kendilerine kolayca yaşam alanı bulan kerevit gibi deniz böcekleri de gölün sunduğu diğer nimetler arasındaymış ancak aşırı avlanmadan ötürü çok azalmış.

golyazi-nar-agaci
Günümüzde sit alanı olarak koruma altına alınan Gölyazı, son dönemlerde hem Bursa’dan, hem de çevre illerden çok fazla haftasonu kaçamakçısı çekmeye başladı. Bunun en büyük nedenlerinden biri, son senelerde dizi ve filmlerde yer alması ile Gölyazı’yı büyük kitlelerin duyması. Özellikle Güneşi Beklerken dizisinin büyük etkisinin olduğu yadsınamaz bir gerçek. Ayrıca, ünlü sinemacı Derviş Zaim’in Balık filmi de çekimleri Gölyazı’da gerçekleştirilmiş yapımlardan.

Gezme zevkinize göre burayı 2 türlü gezebilirsiniz:
– Eğer sakin, telaşsız bir gün geçirmek istiyorsanız burayı bir güne yaya yaya yaşabilirsiniz.
– Eğer sokaklarının havasını koklayıp, bir tekne turu yaptıktan sonra, güne başka yerler de sıkıştırmak isterseniz, buradan son derece tatlı bir sahil kasabası olan Tirilyearaba ile 45 dakika sürüyor. Bu daha tempolu bir program olacaktır.

GÖLYAZI KÖYÜ NEREDE?

golyazi-harita
Gölyazı Bursa il merkezinin batısında, Nilüfer İlçesi’ne bağlı bir belde. Bursa-İzmir Karayolu üzerinde, Uluabat Gölü kıyısında küçük bir yarımadada bulunuyor.
Bursa merkeze 40 km, 1 saat,
İstanbul’a  193 km, 2 saat 50 dk
Etrafındaki diğer turistik yerler olan
İznik‘e 135 km, 1 saat 50 dk
Cumalıkızık‘a 63 km, 1 saatte,
Trilye‘ye 41 km, 50 dk mesafede.
Konum için tıklayın.

GÖLYAZI’NIN TARİHİ

golyazi-kayiklari

Apolyont (Uluabat) Gölü üzerinde bulunan ve en eski ismi “Apollonia ad Ryndacum” olan Gölyazı’da yerleşimin tarihi antik çağlara kadar uzanıyor. Adanın isminin nereden geldiği konusunda, Bergama Kralı 2. Attalos’un Kraliçe Apollonis’e ithafen bu ismi verdiği gibi bir rivayet var.

Roma İmparatorluğu döneminde bugünkü Edremit’e bağlı bir yer olan adacıkta, Roma İmparatorluğu dönemine ait birçok ize rastlanabiliyor; antik su kemeri ve mezar yapıları gibi… Bölgede yapılan kazılardan çıkarılmış bazı antik yapı buluntuları Bursa Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor, meraklılarına duyurulur.  19. yüzyıldan kalma Aziz Panteleimon Kilisesi de sonradan restore edilerek kültür merkezine dönüştürülmüş.

Gölyazı hakkında bir de şöyle ilginç bir rivayet var; Apolyont’a komşu krallık olan Melde’nin prensi, Apolyont’un eski sahibi Apollonia Kralı’nın güzeller güzeli kızına aşık oluvermiş. Prensesin gönlü olmayınca, babası yani kral, Apolyont Gölü kıyısında bir tepeye saray yaptırıp kızını orada saklamış. Melde Kralı buna acayip sinirlenince Mustafakemalpaşa Nehri’nin yatağını değiştirtip Apollonia’nın sular altında kalmasına yol açmış. Gölyazı işte böyle bir aşk hikayesi sonucu ortaya çıkmış. Bu hikayenin aslında sular altında bir tarih yattığına işaret ediyor olabileceği düşünülüyor.

GÖLYAZI’DA NE YAPILIR?

Biz bütün bir gününüzü burada geçirecekmişsiniz gibi aşağıda günün akışına göre bir plan çizdik. Ancak siz burada ayırmak istediğiniz zamana göre bazılarını atlamak isteyebilirsiniz. 2, 3 ve 4 numaralar buranın en popüler aktiviteleri.

① Fotoğrafçıların ve Balık Meraklılarının Dikkatine: Gölyazı’da Gün Doğumu

golyazi-sandallari
İstanbul’dan, Bursa’dan fotoğrafçılık kulüpleri Gölyazı’ya günün doğuşunu fotoğraflamaya geliyor. Ayna etkisi yapan durgun suyu, etrafını kuşatan dağlar ve sabahın erken saatlerinde vira veren balıkçılar çok güzel fotoğraf karelerinin çıkmasına sebep oluyor. Hatta bazı kulüpler, balıkçıları bir gün önceden arayıp, onları modellik yapması için tutuyor.

Balığa çıkmak isteyenlerin de gün doğmadan burada olmasında fayda var. Her ikisi için de balıkçılara önden temas etmeniz lazım.

② Gölyazı’da Kahvaltı

golyazi-restoran
Milletçe haftasonu eşli dostlu kahvaltı sofralarında uzun uzun yemeği çok severiz. Ya da elimizde gazeteli, sakin çaydanlık boşalıncaya kadar sofradan kalkmayan kahvaltı keyfini. Gölyazı Köyü de, Bursalıların haftasonu kahvaltısının hakkını verdiği yerlerden. Özellikle pazar günleri, göl manzarasına karşı bir serpme kahvaltı + gözleme ikilisi ile afyon patlatmaya bolca insan geliyor. Gölün kenarında, aile işletmesi, küçük, salaş cafe ve kahvaltıcılar, ve taze gözleme yapan teyzelerin mekanları var. Hepsini aşağıda Gölyazı’da yeme-içme bölümünde listeledik. Her biri fiyat kalite açısından aşağı yukarı aynı seviyede yerler. Artık gözünüz nereyi kestirirse… Öyle ev yapımı peynirler, organik yumurtalar falan ummayın, buranın keyfi ürünlerin kalitesinden çok manzarasında.

③ Gölyazı Sokaklarını ve Adanın Etrafını Turlayın
golyazi-evi
Gölyazı Köyü’nün tarihi dokusu tam olarak korunamamışsa da, eski sokaklarında dolaşmak çok keyifli. Bazı evler eski yığma evlerken, arada bazı pimapenli beton evler var. Buna rağmen, bitişik nizam sağolsun, yeni evler yapılırken sağa sola genişleyemedikleri için, genelde eski evlerin aynı parsellerine yapılmışlar ve bir şekilde adanın hissiyatında yine de bir bütünlük kalmış…

Kamburunu salmış, anca birbirlerine yaslanarak ayakta duran emektar ve bakımsız evlerin oluşturduğu dar sokaklarında yürümek, kapı önünde 3 nesil birden ağ örenlerle, koşturan çocuklar ve yol sorsalar da muhabbet etsek diye bekleyen yaşlılar ile konuşmak burayı hissetmenin en güzel yollarından. Misafiri buldular mı seceresini almadan bırakmıyorlar; neredensin, evli misin, çocuklu musun…Her merhaba dediğimiz öğrenmeye pek hevesliydi.

Vaktiniz varsa bir kere de adanın etrafını yürüyerek turlayın deriz. Zaten tüm kıyı şeridi yaklaşık 1.5 km olduğundan 15-20 dakikada bitiveriyor. Gitmeden önce internette okuduklarımız hep buranın çöp içinde olduğunu söylüyordu ama inadına biz oradayken tertemizdi…

④ Uluabat Gölü’nde Sandal Keyfi

golyazi-teknede
Gölyazı’ya gelir gelmez, adacığın kıyıları boyunca sıra sıra dizilmiş sandallar ve önlerindeki kiralık tabelaları dikkatinizi çekecek. Kapak resmine baktığınızda arka planda başka küçük adalar göreceksiniz. Uluabat Gölü’nde 11 ada varmış. Bunlardan yakın olan birkaçına balıkçıların tekneleri ile gidebiliyorsunuz. En klasik tur üzerinde bir manastırın kalıntıları olan bir adaya ve nilüferlere gidiyor. Manastırın olduğu adaya çıkmak tarihi eserlere musallat olan defineciler yüzünden yasak. Bu adanın etrafında da nilüferler göreceksiniz ama asıl nilüfer öbekleri biraz daha ileride. Kaptana sorarsanız o bilir. Mayıs’tan Kasım’a nilüferler 9 gibi çiçekleri açıp, 15 gibi kapıyorlar. Kaçırmamanızı tavsiye ederiz.

Sandalcılar 15-20 dakikalık tur boyunca hem sizi yarımada etrafında gezdiriyor hem de bölgenin tarihine ve dedikodularına dair enteresan bilgiler veriyor.  Tur, nilüferlerin içinden geçerek, göldeki diğer irili ufaklı adaların olduğu yerlere kadar devam ediyor. Turların fiyatı tekne başına 15-20 TL civarları.
Yolda yürürken sandallarına panolar asan bazı kaptanların numaralarını aldık.
Bülent Kaptan : 0536 496 6238
Mustafa Kaptan : 0507 649 85 28
Bu kaptan panosuna ismini yazmamıştı :0532 371 63 67

⑤ En Güzel Gölyazı Manzarasından, Zambak Tepe’de Günü Batırın

golyazi-havadan

Bizim gibi güneşin batışını izlemeyi seviyorsanız, Gölyazı ve Uluabat Gölü’nü yukarıdan gören Zambak Tepesi gün ile vedalaşmak için doğru yer. Yarımadanın karaya bağlandığı noktanın karşısındaki tepeye, meydandaki çay bahçesinden 10 dakikalık bir yürüyüşle ulaşabiliyorsunuz. Zambak Tepe’nin ismi de bölgede mübadele öncesi yaşayan Rumlara ait mezar başına zambak dikme geleneğinden geliyormuş. Eskiden bu tepe bir Rum mezarlığı olduğundan ismi de Zambak Tepe olarak süregelmiş. Antik dönemde bu tepede bir de amfi-tiyatro varmış. Çok az da olsa kalıntıları görülebiliyor. Alanda organize bir kazı çalışması yapılmadığından çok da gün yüzünde değil. Bu resim drone ile çekildiği için, Zambak Tepesi’nin manzarası bundan çok farklı, bilginize.
Konum için tıklayın.

⑥ Uluabat Gölü’nden Sofraya: Turna Balığı & Yayın

golyazi-yayin-baligi

Adada olmanın alamet-i farikası tabi ki de balıklı sofralar. Zambak Tepe’de günü batırıp, gözü doyurduktan sonra geriye bir tek karınları doyurmak kalıyor. Gölün yayını ve turnası meşhur. Hala tek tük de olsa kerevit de çıkıyormuş ama biz neslini sürdürmesine destek olun, bulsanız da yemeyin deriz. Klasik olarak balıklar kızartılıyor ama bir de domates biber sosuyla ile yapılanı var. Aşağıda her iki lezzeti de bulabileceğiniz restoranları verdik. Bizce hepsi aynı minvalde mekanlar: Salaş, aile işletmesi, sınırlı ama lezzetli menü, alkolsüz ve ortalama fiyatlı.

⑦ Leyleklerle Komşuculuk

golyazi-sokak
Bir ramsar alanı olan Uluabat Gölü, planktonlar ve dip canlıları bakımından oldukça zengin. Bu faktör, göl ekosisteminde bulunan canlıların beslenmesine ve üremesine olanak sağlıyor. Hal böyle olunca da gölün hem daimi ev sahipleri, hem de misafiri çok. Bu misafirlerin en gediklisi de Afrika’dan yola çıkan, Arap Yarımadası’nı geçerek Türkiye’ye gelen leylekler. Uluabat Gölü, leyleklerin göç yolu üzerinde olduğundan göl ve çevresi tam bir leylek cenneti. Kafanızı kaldırdınız mı elektirik direklerindeki, bacalardaki yuvalarda leylekleri görmeniz kuvvetle muhtemel.

Hatta öyle ki 2005 yılından bu yana her yıl Mayıs ayında, Gölyazı’ya sadece 6 kilometre uzaklıktaki komşu köy Eskikaraağaç‘ta, nam-ı diğer “Leylek Köyü”nde, Leylek Şenlikleri düzenleniyor. Burası Türkiye’nin ilk ve tek, Avrupa’nın ise 11.Leylek Köyü ünvanına sahip yeri. Köy halkı onları o kadar çok sahiplenmiş ki her evin kapısında leylek figürleri, her evin çatısında da leylek yuvaları var.

Karacabey Belediyesi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi ortaklığında düzenenlenen şenliklerde amaç, baharın gelişini leyleklerin gelişiyle kutlamak, bir yandan da köyün kalkınmasına bir nebze de olsa katkıda bulunmak, önemli bir sulak alan olarak Uluabat Gölü’nün önemine dikkat çekmek…Fener alayı, konserler, geleneksel köy eğlenceleri, piknikler, kurulan standlar, tekne turları … Bu sene şenliklerin 12.cisi gerçekleşmiş. Gelecek sene Mayıs sonu buralardaysanız ve şansınıza bu şenliğe denk gelirseniz sakın kaçırmayın deriz. Leylek Köyü’nün web sitesi: http://leylekkoyu.com/

GÖLYAZI’DA GEZİLECEK YERLER

Ağlayan Çınar

aglayan-cinar

Foto Kaynak: Panoramio.com

Bu dev, ulu Çınar ağacı bölgenin en yaşlı sakini, Gölyazı’nın simgesi. Adeta fantastik filmlerde gördüğümüz konuşan, yürüyen, büyülü güçleri olan bilge ağaçlar gibi. 2016 yılı itibariyle tam tamına 743 yaşında! Ağlayan Çınar’a ismini Mehmet Okatan vermiş, ağacın altında da kendisinin şu dizeleri bir tabelada iliştirilmiş: “Tarihin verdiği yorgunlukla yan yatmış ulu bir çınar… Lakin, yaşamaktan umudunu kesmemiş, uzanmış öylesine bağrı yanık, yaprakları hüzün, içi kan ağlarcasına, savaşlara, acılara, kara sevdalara tercüman olurcasına ardında sevgi bahçesi, açamayan gonca bir gül, önünde, oluk oluk gözyaşlarının eseri koca bir göl.”

Ağlayan Çınar’a ağlayan yakıştırılmasının yapılmasının arkasındaki asıl neden, yüzyıllar içinde gittikçe yan yatan ağacın gövdesinin bir bölümünden zamanla doğal kaynak suyunun yüzeye çıktığı bir oluk oluşması, o oluktan akan suyun da ağacın altında minik bir havuz oluşturması. Ağacın gölgesi tek başına bir çay bahçesini gölgede bırakırcasına büyük. Ağaç Gölyazı’yı karaya bağlayan köprünün hemen başında. Yani görmemeniz imkansız  Konum için tıklayın.

Aziz Panteleimon Kilisesi

goyazi-kilise-1024x683-01Foto Kaynak: bursadabirgün.com

Bu kilise 19. yüzyıl Anadolu Rum Ortodoks miraslarından birisi. Anadolu şehirlerinde eşine pek de rastlanmayan yapılardan olduğundan aslında çok büyük öneme sahip. Mübadele yıllarına kadar aktif bir şekilde ibadet yeri olan kilise, mübadele sonrası da bakımsızlık, yangınlar ve başka amaçlarla kullanılmaktan zarar gören yerlerden. Neyse ki Nilüfer Belediyesi’nin restorasyon çalışmalarıyla burası yakın zamanda tekrardan kamusal hayata kazandırılarak bir kültür evi olmuş. Giriş ücretsiz. Konumiçin tıklayın.

GÖLYAZI İLE İLGİLİ SIKINTILAR

– Gitmeden önce yerlerde çok çöp var, çok kötü kokuyor gibi şeyler okumuştuk ancak fotoğraflardan da göreceğiniz üzere biz gittiğimizde sokaklar temizdi. Bu kalıcı bir iyileşme mi, yoksa geçici mi bilemediğimizden not etmek istedik. Koku da biz gittiğimiz zaman yoktu (Ekim).  Mevsimsel bir durum olabilir. Bilenler yorumlarda bilgilendirirse seviniriz.

– Bir diğer konuda yazları haftasonlarının kalabalıklığı. Burası da aslında bir çok yer gibi daha sezon dışı veya hafta içi gidilirse keyif alınacak bir yer gibi geldi bize.

– Pansiyonundan restoranına buradaki işletmelerin kesinlikle daha fazla yol kat etmeleri gerekiyor. Bu kadar güzel bir coğrafyanın daha özenli işletmeleri hak ettiğini düşünüyoruz.

– Biz karşılaşmadık ama bazı yerlilerin 3 Lira’lık şeyi 5’e satarak turist kazıklamaya çalıştıklarına dair şikayetler aldık.

Napolyon Kirazı Aslında Apollon Kirazıymış!

Bi okuyucumuzun eklemesi çok hoşumuza gitti, sizinle de paylaşalım istedik: “İriliği ve lezzetiyle bilinen Napolyon kirazı Bursa’dan yayıldı. Aslında Napolyon değil Apolyont kirazı olarak söylenmesi gereken meyvedir. Bu iri ve lezzetli kirazlar eski adı Apollion veya Apolyont olan Uluabat Gölü’nün çevresinde yetiştirildiğinden dolayı “Apolyon” ismiyle tanınmasını sağlamıştır. Zamanla bu isim duyum ve söylenişindeki yanlışlar ile günümüzde herkesin tanıdığı Fransız devlet adamı Napolyon’un ismine evrilmiştir.”

golyazi-kopek

GÖLYAZI PANSİYON & OTELLERİ

Biz Gölyazı’da gecelemedik ama uğrayıp görüştük. Size gönül rahatlığı ile önerebileceğimiz bir yer maalesef bulamadık. Görüştüklerimiz içinde en eli yüzü düzgün olan yer de maalesef bizden çok uzak değer yargılarına sahip. Bu yüzden size içimize sine sine verebileceğimiz bir adres maalesef yok. Bizim önerimiz Gölyazı’ya günübirlik gitmek olur. Yine de sabah erken kalıp balıkçılarla fotoğraf çekmek için illa burada konaklamak durumunda olanlar için burada birkaç pansiyon seçeneği var. Buraya geldiğinizde sizin kendinizin bakıp karar vermesi daha doğru olur.
golyazi-koy-meydani

GÖLYAZI KÖYÜ’NDE YEME – İÇME

Kahvaltı için

👉  Gölyazı Gönül Sofrası ♡

Burası Gölyazı’nın en hip mekanı. Göl manzarasına karşı ister balık ister kahvaltı keyfi yapabileceğiniz tatlı bir ailenin işlettiği bir yer. Fiyatlar uygun. Turna balığı ve gözlemesi ile meşhur.

Adres: Gölyazı Mahallesi Cumhuriyet Caddesi No:52 Bursa Tel: 05353118119 Konumiçin tıklayın.

Balık ve Deniz Mahsulleri için

👉  Günbatımı Et ve Balık Lokantası

Burası Gölyazı girişinde gerçekten de günbatımı manzarasının harika olduğu bir mekan. Kahvaltı veya balık çeşitleri var. Alkol yok.

Adres: Gölyazı Mah. Cumhuriyet Cad. No:71 Nilüfer Tel: 90 224 485 5261 Konum için tıklayın.

👉  Gölgören Aile Balık Lokantası

Burası konaklama bölümünde bahsettiğimiz Gölgören Pansiyon’un restoran bölümü. Giderseniz balıkçıların taze tuttuğu turna ve yayın balığını deneyin.

Adres: Gölyazı Mahallesi Sahil Yolu Nilüfer/Gölyazı Bursa Tel: 02244855131 Konum için tıklayın.

👉  Gölyazı Balık Restoran

Burası Gölyazı adacığının biraz dışında bir mekan ama mekanda alkol de bulabiliyorsunuz.

Konum için tıklayın.
golyazi-amca

GÖLYAZI KÖYÜ, BURSA’YA NASIL GİDİLİR?

Buraya İstanbul’dan gelecekler için:
Arabayla İstanbul-Gölyazı arası 193 km ve yaklaşık 2 saat 50 dakika sürüyor. Araçla belli bir yere kadar içeri girebiliyorsunuz. Çünkü adada araba park etmek için yeterli kapasite yok. Adaya 4km kala bir otopark var aracınızı buraya park ediyorsunuz. Buradan ücretsiz otobüsler sizi adanın girişine getiriyor. Bir diğer alternatif de İstanbul-Bursa arası şehirlerarası otobüse binip Bursa – Gölyazı arası minibüse binmek.

Buraya Bursa Merkezden gelecekler için:
Yol arabayla 44 km, yaklaşık 52 dakika sürüyor. Burulaş 5/G isimli otobüsle Gölyazı-Küçük Sanayi İstasyonu arasında belediye otobüs seferleri yapılıyor. Güzergah ve detaylı bilgi için: www.belediyeotobusu.com/5-g-saatleri-bursa
golyazi-gol-kenari

Kaynak:http://www.bizevdeyokuz.com/golyazi-bursa/